Enerji bağımlılığı, Türkiye’nin uzun yıllardır en kritik sorunlarından biri. Özellikle Rusya’ya doğalgaz ve petrol alanında yüksek düzeyde bağımlı olan Türkiye, son dönemde enerji çeşitliliğini artırarak bu bağımlılığı azaltma yönünde önemli adımlar atıyor. Peki bu yeni enerji rotası, gerçekten Rusya’ya olan bağımlılığı bitirebilir mi?
Mevcut Durum: Bağımlılık Azalıyor Ama Tam Kırılma Değil
-
Rusya, Türkiye’nin doğalgaz ithalatında hâlâ çok önemli bir tedarikçi. Ancak oranları düşüyor: 2025’in ilk yarısında Rusya’dan gelen doğalgaz payı yaklaşık %37 seviyesine geriledi.
-
Yine ham petrol ve petrol ürünleri alanında Rusya’nın payında da değişim gözleniyor: 2025 yılı başlarında günlük yaklaşık 669 000 varil ithalatın yaklaşık %47’sinin Rusya kaynaklı olduğu; bu oranın bir yıl öncesine göre daha düşük olduğu belirtiliyor.
-
Türkiye, doğalgaz altyapısına da yatırım yapıyor. Örneğin LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) terminalleri ve FSRU’lar için kapasite artırımı gündemde.
-
Özetle: “Rusya’ya olan bağımlılığı tamamen bitirdik” diyemeyiz, ama azalış eğilimi açık.
Neden Bağımlılık Azalıyor? – Arka Plan ve Motivasyonlar
1. Enerji arz güvenliği ve çeşitlendirme stratejisi
Türkiye’nin uzun vadeli enerji güvenliği açısından tek bir kaynağa bağımlılığı risk yaratıyor. Bu nedenle hem yerli üretim kapasitesini artırma hem de farklı dış kaynaklara yönelme bizim için kritik.
2. Jeopolitik ve diplomatik baskılar
Rusya–Ukrayna krizi ve Batı’nın Rus enerjisine yönelik politikaları, Türkiye’nin enerji stratejisini yeniden düşünmesine yol açtı. ABD ve AB gibi aktörlerin basıncı bu durumu hızlandıran bir unsur oldu.
3. Ekonomik & teknik imkanların artması
LNG ithalatında ve yerli üretim planlarında ilerleme var. Bu da alternatif kaynakları daha cazip hale getiriyor. Örneğin, Türkiye’nin LNG alım kapasitesinin 58 milyar m³’e çıkarılabileceği ifade ediliyor.
Zorluklar ve Engeller
-
Rusya’dan gelen gaz hâlâ fiyat açısından rekabetçi. Bu, tamamen “kes” demeyi zorlaştırıyor. euronews+1
-
Alternatif kaynakların devreye girmesi zaman alıyor. Yerli üretim ve LNG altyapısı kısa vadede tüm ihtiyacı karşılayamayabilir.
-
Enerji politikaları yalnızca ekonomik değil aynı zamanda jeopolitik çıkarlarla da iç içe. Türkiye’nin hem Rusya’yla hem alternatiflerle ilişkileri dengelemesi gerekiyor.
Ne Kadar Bağımlılık Azaldı? Verilerle Bir Bakış
| Kaynak | Açıklama |
|---|---|
| Doğalgaz | Rusya payı yaklaşık %37 |
| Ham petrol & petrol ürünleri | Rusya payının %47 civarında olduğu, önceki döneme göre azalma eğiliminde olduğu belirtiliyor. |
Bu veriler, bağımlılığın azaldığını gösteriyor fakat “bağımsızız” noktasına henüz çıkılmadığını da işaret ediyor.
Göz Önünde Bulundurulması Gereken Kritik Tarihler ve Sözleşmeler
-
Blue Stream ve TurkStream hatları üzerinden Rusya’dan gelen gazda yıllık 22 milyar m³ civarında bir sözleşmeden söz ediliyor.
-
Türkiye, 2028 yılına kadar yerli üretim ve LNG ile yıllık 26 milyar m³ düzeyinde yeni kapasite oluşturmayı hedefliyor.
Gelecek Perspektifi: “Bağımsızlık” Mümkün mü?
Evet, ama bazı koşullara bağlı:
-
Alternatif kaynakların (LNG, yerli üretim, farklı ülke boru hatları) devreye girmesi gerekiyor.
-
Mevcut sözleşmelerin esnek hale gelmesi, Rusya’yla yapılan bağların yeniden yapılandırılması önemli.
-
Enerji dönüşümü, yenilenebilir enerji yatırımları ve talep yönetimi gibi unsurlar da bu dönüşümde kritik rol oynayacak.
Türkiye, Rusya’dan gelen enerji kaynaklarına olan bağımlılığını azaltma yönünde ciddi adımlar atıyor. Ancak “tam bağımsızlık” henüz söz konusu değil. Bu süreç zaman alacak, teknolojik ve diplomatik manevralar gerektiriyor. Özetle: “Evet, rota değişiyor; ancak hedefe ulaşıldı mı? Henüz değil.”






