Küresel Sumud Filosu (Global Sumud Flotilla), İsrail ablukası altındaki Gazze’ye sivil insani yardım ulaştırmak, ablukanın uluslararası kamuoyunda görünürlüğünü arttırmak ve denizde “abluka kırma” eylemini gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelen uluslararası gemi ve tekneler topluluğudur. Filo, “Sumud” (Arapça: direniş/kararlılık) adını taşıyor ve çok sayıda ülkeden aktivist, STK ve sivil katılımcı tarafından destekleniyor.
DENİZLERDE BİRLEŞEN UMUT GEMİLERİ
Filonun bileşimi değişken; Avrupa (İspanya, İtalya gibi) limanlarından yola çıkan motorlu tekneler, yardım yüklü kargo gemileri ve küçük yatlardan oluşuyor. Filonun 31 Ağustos civarında İspanya’dan kalktığı, İtalya ve Tunus hattından katılımların olduğu ve toplamda onlarca teknenin bir araya geldiği Türkçe kaynaklarda bildirildi. Bu organizasyonun Ekim 2023’ten beri süregelen çatışma ve abluka dönemindeki en büyük sivil deniz girişimlerinden biri olduğuna vurgu yapılıyor.
Filodaki bazı aktivistler ve görüşleri:
Kişi | Görev / Rol | Katkıları |
---|---|---|
Ayçin Kantoğlu | Türkiye Delegasyonu üyesi, çevirmen | “Sumud Filosu… daha önce Mavi Marmara ile başlayan… Madleen gemisi ve Hanzala ile devam eden denemelerin bir devamıdır.” (Anadolu Ajansı) |
Mustafa Eminoğlu | Aktivist | Filoya katılacaklardan; “Tarihin doğru tarafında yer almak… soykırıma karşı pozisyon almak…” gibi motivasyon ifadelerini kullanmış. (Anadolu Ajansı) |
Ahmet Karaaslan | Aktivist | “Onlarca gemiyle bu vahşi ablukayı kırmak için yola çıkıyoruz” gibi açıklamalarla filo çağrısını temsil eden kişilerden. (Anadolu Ajansı) |
Alpaslan Arslan / Hakan Şimşek / İzzettin Yılgın | Antalya’dan katılan aktivistler | Antalya’dan filoya katılan 3 kişi olarak medyaya yansımış; Tunus’a gidip filoya dahil olacakları belirtilmiş. (Habertürk) |
Sema Silkin Ün | Türk siyasetçi, milletvekili | 44 ülkeden aktivist, sanatçı ve siyasetçinin olduğu filo kapsamında aktif katılımcı olarak Tunus’a gidenlerden. (Son Dakika) |
Zeynel Abidin Özkan | Türkiye’den aktivist, Ankara Filistin’le Dayanışma Platformu üyesi | “Bu soykırımın bir parçası olmayacağız… Gazze’de açlıkla mücadele eden milyonlarca insan için elimizden geleni yapacağız.” gibi ifadelerle sürece katılımını belirtmiş. (Anadolu Ajansı) |
Dr. Muhammet Raşit Sancar | Türkiye Delegasyonu Koordinatör Yardımcısı | Filoya düzenlenen İHA saldırıları hakkında açıklamalarda bulunmuş; tepkisiyle öne çıkmış. (A Haber) |
TEHLİKE ALTINDAKİ BİR İNSANLIK MİSYONU
Filoya yönelik güvenlik tehditleri ve müdahaleler haberlere yansıdı. Türk haber ajansının bildirdiğine göre filoya katılan bazı teknelere drone (İHA) saldırıları düzenlendi; bu saldırılarda ölü/yaralı bildirilmediği, yangınların kısa sürede söndürüldüğü aktarıldı. Ayrıca filonun hareketleri teknik, lojistik ve hava şartları nedeniyle zaman zaman ertelendi veya rotası üzerinde belirsizlikler oldu. Bu tür olaylar, filonun hem lojistik zorluklarını hem de uluslararası deniz güvenliği risklerini gözler önüne seriyor.
TÜRKİYE’DEN YÜREKLERDEN DESTEK
Türkiye’de çeşitli sivil toplum kuruluşları ve kitleler Sumud Filosu’na destek verdi; bazı şehirlerde filoya destek yürüyüşleri ve kampanyalar düzenlendi. Örneğin İHH gibi kuruluşların katılım ve destek bildirimleri, Türkiye’deki kamuoyunun filoya verdiği desteği gösterir nitelikte. Ancak fiilen Türkiye limanlarından gemi kalkışının sınırlı olduğu; bunun arkasında lojistik, güvenlik, uluslararası deniz hukuku ve ilgili taraflarla ilişkiler gibi karmaşık sebepler bulunduğu haberlere yansıdı.
BU SADECE YARDIM DEĞİL, BİR MESAJ
Filonun resmi amacı insani yardım ulaştırmak; gıda, tıbbi malzeme ve temel ihtiyaç taşıdığı ileri sürülen gemiler Gazze’ye doğru yola çıkıyor. Ancak politika boyutu kuvvetli: Ablukanın siyasi ve hukuki olarak tartışılması, uluslararası deniz hukuku ve denizde müdahale riskleri, bölgesel diplomasi üzerindeki baskı ve medya etkisi gibi birçok faktör filonun etkinliğini ve risk profilini etkiliyor. Bazı Türk haber analizleri filonun “uluslararası farkındalık yaratma” kapasitesini güçlü buluyor.
MAVİ MARMARA’DAN SUMUD’A: BİR HAFIZA
Küresel Sumud Filosu’ndan önce Gazze’ye yardım götürme ve abluka kırma çabalarının en çok bilinen örneği 2010 Mavi Marmara olayıdır. 31 Mayıs 2010’da, Gazze’ye insani yardım götüren “Gazze Özgürlük Filosu” bileşenlerinden olan Mavi Marmara gemisine İsrail güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu çok sayıda kişi yaralandı ve on Türk vatandaşının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan çatışma uluslararası bir kriz yarattı. Olay sonrası diplomatik gerilimler, soruşturmalar ve uzun süreli hukuki süreçler yaşandı; Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler yıllarca etkilendi. Mavi Marmara olayı, deniz yoluyla yardım girişimlerinin hem sembolik hem de politik etkisinin sembollerinden oldu.
GEÇMİŞİN DERSLERİ, BUGÜNÜN UMUDU
- Tarihsel bağlam: Mavi Marmara 2010’da tek bir filonun ağır çatışmalı müdahalesiyle dünya gündemine oturdu; Sumud ise daha geniş, çok uluslu ve sivil aktörlerin katıldığı, organizasyonel olarak farklı bileşenlerden oluşan bir girişim.
- Algı ve amaç: Her iki hareket de Gazze’ye insani yardım götürmeyi amaçlıyor; ancak Sumud daha büyük ölçekli ve modern iletişim/lojistik imkanlarıyla hareket ediyor. Mavi Marmara ise müdahale sonucunda büyük diplomatik sonuçlar doğurduğu için İsrail–Türkiye ilişkilerinin sembolik bir kırılma noktası oldu.
- Risk profili: Denizde oluşan gerilimler, filolara yönelik askeri müdahale riski, drone/saldırı haberleri ya da ablukayı uygulayan tarafın tepkisi Sumud için halen güncel bir tehdit unsuru. Mavi Marmara vakasında da benzer (ama o zamanın koşullarına özgü) müdahale yaşanmıştı.
GAZZE İÇİN DENİZDE DİRENİŞ
Bugün Sumud Filosu, yalnızca Gazze’ye gıda ve ilaç ulaştırmayı değil, aynı zamanda dünyaya “Gazze unutulmadı!” mesajını vermeyi sürdürüyor. Mavi Marmara’nın açtığı sembolik yol, Sumud Filosu ile çok uluslu bir harekete dönüştü. Bu mücadele hem insani hem de siyasi bir sınav olarak tarihe geçiyor.