İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde, Karaköy’ün tarihi dokusu içinde yer alan Yeraltı Camii, kentin en ilginç ibadet mekânlarından biridir. Günümüzde cami olarak kullanılan yapı, aslında Bizans döneminde Haliç’in girişini kontrol etmek amacıyla yapılan Kastellion ton Galatou Hisarı’nın mahzeni olarak inşa edilmiştir.
Fetih sonrasında Osmanlı döneminde cephanelik ve su sarnıcı olarak kullanılan bu yapı, 1752-1756 yılları arasında I. Mahmud’un sadrazamı Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülmüştür. Yapının mimarı bilinmemekle birlikte, sade ama etkileyici bir atmosferi vardır.
Dikdörtgen planlı cami, 54 kalın paye üzerine oturan tonoz örtülerle çevrilidir. Deniz cephesindeki pencerelerden içeri süzülen doğal ışık, yeraltındaki bu kutsal mekâna mistik bir hava katar. Giriş kapısının üzerindeki Sultan I. Mahmud’un tuğrası, İstanbul’daki kitabe üstünde görülen en eski tuğralardan biridir.
Caminin içinde, Amr bin As, Vehb bin Hüseyra ve Sufyan ibn Uyeyne gibi sahabelere atfedilen makam kabirleri yer alır. Bu özellik, Yeraltı Camii’ni Eyüpsultan’dan sonra en çok ziyaret edilen dini mekânlardan biri hâline getirmiştir.
Zaman içinde çeşitli onarımlar geçiren caminin minaresi, bir depremde yıkılmış ancak Sultan I. Mahmud tarafından yeniden yaptırılmıştır. Üzerindeki ahşap yapı ise 1985 yılında restore edilmiştir. Bugün Karaköy Yeraltı Camii, hem tarih meraklılarını hem de manevi atmosfer arayan ziyaretçileri kendine çeken benzersiz bir yapıdır.