Cahit Sıtkı Tarancı Hayatı
Cahit Sıtkı Tarancı, 4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakır’ın Cami Kebir Mahallesi’nde, günümüzde müze olarak kullanılan evde dünyaya gelmiştir. Doğduğunda kendisine büyükbabasının adı olan Hüseyin Cahit adı verilmiştir. Tarancı, pirinç ziraati ve ticaretle uğraştıkları için “Pirinççizadeler” diye bilinen Diyarbakır’ın köklü ve soylu ailelerinden birine mensuptur. Büyük dedesi Hacı Ali Efendi’nin iki oğlundan biri olan Arif Efendi, Diyarbakır’da belediye reisliği yapmış ve I. Meşrutiyet’in ilanından sonra Diyarbakır’dan vekil olarak seçilmiştir. Arif Efendi’nin oğlu Feyzi Bey de cumhuriyetin ilk yıllarında Diyarbakır mebusu olarak meclise girmiş ve Fethi Okyar kabinesinde görev almıştır. Fevzi Bey’in oğlu Vefik Pirinççioğlu da vekil seçildikten sonra 27 ve 28. Türkiye Hükûmeti’nde sırasıyla içişleri ve devlet bakanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Hacı Ali Efendi’nin diğer oğlu Hüseyin Efendi, tarım ve ticaretle uğraşmıştır. Hayriye Hanım ile olan evliliğinden Bekir Sıtkı (1888) dünyaya gelmiştir. Ziraat ve ticaretle uğraşan Bekir Sıtkı Bey, amcası Arif Efendi’nin kızı Arife Hanım ile evlenmiş ve bu evlilikten üç kız ve üç erkek çocuk dünyaya gelmiştir. Tarancı, ailenin en büyük çocuğudur. Mehmet Halit, Saliha Nihal (Erkmenoğlu), Yıldız (Köksal), Atiye Hilâl (Arda), Yılmaz Cihangir, Tarancı’nın kardeşleridir.
1934’te Soyadı Kanunu’nun çıkmasıyla Arif Efendi’nin soyundan gelenler “Pirinççioğlu” soyadını alırken, “o sene pirinç ziraatinden zarar eden ve kızgınlıkla ‘Pirinççioğlu’ soyadını almayan” Bekir Sıtkı Bey, “çiftçi” anlamına gelen “Tarancı” soyadını almıştır.
Çocukluğunu Diyarbakır’da ailesinin yanında geçiren Tarancı, söylenenlere göre kısa boylu, nazik yapılı, göğsü oldukça dar yapılıydı. Keskin yüz çizgilere ve koyu kahve saçlara sahipti.
Eğitimi:
- İlk ve orta öğrenimini Diyarbakır ve İstanbul’da tamamladı.
- Galatasaray Lisesi’nde okudu.
- 1931’de Mülkiye Mektebi’ne girdi ancak öğrenimini tamamlamadan ayrıldı.
- Paris’e giderek Sciences Politiques’te eğitimine devam etti. II. Dünya Savaşı nedeniyle öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı ve Türkiye’ye döndü.
Kariyeri:
- Çeşitli devlet kurumlarında memur olarak çalıştı.
- Ankara Radyosu’nda çevirmenlik yaptı.
Cahit Sıtkı Tarancı Ölümü:
Cahit Sıtkı Tarancı, 1954 yılının Ocak ayının ikinci yarısında sağ tarafına gelen felç nedeniyle Ankara Numune Hastanesi’ne kaldırıldı. Sağ tarafından felç olan Tarancı, konuşma yetisini kaybetti. Üç ay hastanede kaldıktan sonra taburcu edildi ve tıbbi imkânların daha iyi olacağı düşüncesiyle İstanbul’a götürüldü. Doktorların, şairin iyileşme ümidi olmadığını ve baba evine gitmesinin uygun olacağını belirtmesi üzerine Diyarbakır’a döndü. Bir yıl Diyarbakır’da kaldıktan sonra tedavi amacıyla 7 Ekim 1955’te yeniden Ankara’ya götürüldü. Ankara’daki tıp fakültesinde on bir ay boyunca tedavi gördü. Bu sırada kendisine şiirleri okunarak hafızasına tekrar işlerlik kazandırılmaya çalışıldı. Söylenenleri anlamaya başlayan şair, 15-20 kadar kelimeyi de söyleyebilir hâle geldi. Felçli olan sağ ayağını oynatmaya, bükülü kalan kolunu kıpırdatmaya ve hatta yavaş yavaş yürümeye bile başladı. Dönemin bakanı Samet Ağaoğlu’nun yardımıyla 6 Eylül 1956’da kardeşi Halit Tarancı refakatinde Viyana’ya gönderildi. Viyana’daki bir hastanede tedavi gördüğü sırada 12 Ekim 1956’da zatürreden dolayı hayatını kaybetti. 26 Ekim Cuma günü Ankara’ya getirilen naaşı, Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.
Cahit Sıtkı Tarancı Eserleri
Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirlerinde ölüm, yaşam, aşk ve doğa temaları öne çıkar. Sade bir dil kullanarak derin duyguları ifade etmesiyle tanınır. Öne çıkan bazı eserleri şunlardır:
Şiir Kitapları
- Otuz Beş Yaş (1946) – Tarancı’nın en ünlü şiirlerinin yer aldığı kitap. İçinde “Otuz Beş Yaş” şiiri de bulunmaktadır.
- Düşten Güzel (1952) – Lirik ve romantik şiirlerinin toplandığı kitap.
- Sonrası (1957) – Ölümünden sonra yayımlanan şiir kitabı.
- Ömrümde Sükut (1933) – İlk şiir kitabı, gençlik döneminde yazdığı şiirleri içerir.
Mektuplar
- Ziya’ya Mektuplar (1957) – Yakın arkadaşı Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplardan oluşan eser. Tarancı’nın düşünce dünyasını ve edebi görüşlerini yansıtır.
Diğer Eserler
- Gün Eksilmesin Penceremden (1983) – Ölümünden sonra derlenen ve yayımlanan şiirler.
Cahit Sıtkı Tarancı, yaşamı boyunca yazdığı şiirlerle Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiş ve ardında derin izler bırakmıştır. Şiirlerinde insanın varoluşsal sorunlarına, aşkın ve doğanın güzelliklerine vurgu yaparak kendine özgü bir üslup geliştirmiştir.
Tarzı ve Önemi
Cahit Sıtkı Tarancı, Türk edebiyatında özellikle lirik şiirleriyle tanınır. Fransız sembolist şairlerinden etkilenmiş olup, Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı gibi şairlerle de ortak temalar işler. Ölüm ve yaşam üzerine yazdığı şiirlerle Türk şiirine derinlik kazandırmıştır.
Tarancı’nın şiirleri, dilin sadeliği ve duyguların yoğunluğu ile dikkat çeker. Şiirlerinde insanın varoluşsal sorunlarına, aşkın ve doğanın güzelliklerine vurgu yapar. Bu yönüyle Türk şiirinde özgün bir yere sahiptir.