Kudüs’ün Fethi ve Hz. Ömer’in Tevazu Dolu Girişi
Hicrî 15 (M. 637) yılında İslam orduları, Halid b. Velid ve Amr b. As’ın komutasında Kudüs önlerine geldi. Şehrin patriği Sophronius, teslim şartlarını konuşmak için sadece Müslümanların halifesi Hz. Ömer’in gelmesini istedi. Bunun üzerine Hz. Ömer, Medine’den yola çıktı. Kudüs’e girişi oldukça mütevazıydı; sıradan bir deve üzerinde, gösterişsiz elbiselerle, tekbirler getirerek şehre girdi. Öncelikle Mescid-i Aksâ’nın bulunduğu yeri tespit edip orada Cuma namazını kıldı. Ardından Kudüs halkına ve özellikle Hristiyanlara güvence vermek için iki ayrı eman belgesi (emanname) düzenledi.
Kudüs Halkına Verilen Genel Emannâme
Bu ferman, şehirde yaşayan bütün halkı kapsıyordu.
-
Can, mal ve ibadet özgürlüğü güvence altına alındı.
-
Kiliselerin mesken yapılmayacağı, yıkılmayacağı ve kutsal eşyaların korunacağı açıkça belirtildi.
-
Hristiyanların dinî inançlarına karışılmayacak, kimse zorla Müslüman yapılmayacaktı.
-
Kudüs’e Yahudilerin iskân edilmeyeceği hükmü yer aldı (bu, dönemin sosyal dengeleri gözetilerek konulmuştu).
-
Şehir halkı, güvenlik ve huzur karşılığında sadece cizye ödeyecekti.
-
Göç etmek isteyenlere can ve mal güvenliği sağlanacak, kalmak isteyenler güvence altında olacaktı.
-
Hasat elde edilene kadar halktan herhangi bir vergi veya yükümlülük talep edilmeyecekti.
Kudüs’teki Hristiyanlara Verilen Emannâme
İkinci emanname, özellikle Kudüs’ün Hristiyan topluluğuna, din adamlarına ve kutsal mekânlarına yönelikti. Patrik Sophronius’a doğrudan verilmişti.
-
Hristiyan din adamları, papazlar ve patrikler güvence altına alındı.
-
Kiliseler, manastırlar ve kutsal ziyaret mekânları korunacak; Müslümanların müdahalesine kapalı olacaktı.
-
Mukaddes mekânlar arasında Kumâme (Kutsal Kabir) Kilisesi, Beytüllahm’deki Doğuş Kilisesi ve diğer ziyaret yerleri özellikle zikredildi.
-
Kudüs dışındaki farklı Hristiyan cemaatler (Habeşler, Ermeniler, Süryaniler, Marunîler vb.) de Patrik’e tabi sayılarak aynı güvenceye dahil edildi.
-
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Hristiyan din adamlarına eman verdiği hatırlatılarak, bu korumanın onun sünnetine dayandığı vurgulandı.
-
Patrik ve papazlar bazı vergilerden muaf tutuldu; sadece ziyaretçilere yönelik küçük bir katkı düzenlendi.
-
Bu fermanın kıyamete kadar geçerli olduğu ifade edildi ve ona muhalefet edenlerin Allah’ın ahdini bozmuş sayılacağı bildirildi.