Osmanlı Devleti’nin son döneminde hayata geçirilen en önemli projelerden biri, Hicaz Demiryolu olmuştur. II. Abdülhamid’in önderliğinde 1900 yılında başlanan bu dev proje, hem dini hem de stratejik açıdan Osmanlı’nın gücünü gösteren bir eser olarak tarihe geçmiştir.


Projenin Amacı

Hicaz Demiryolu’nun en temel amacı, Müslümanların hac yolculuğunu kolaylaştırmak ve güvenli hale getirmekti. O dönemde hac yolculukları aylar süren, zorlu ve tehlikeli bir yolculuktu. Demiryolunun inşasıyla birlikte:

  • Şam’dan Mekke’ye gidiş süresi 40 günden 5 güne kadar düşürüldü.

  • Hac yolundaki eşkıya saldırıları ve doğal zorluklar büyük ölçüde ortadan kalktı.

  • Osmanlı Devleti, İslam dünyasının lideri olarak konumunu pekiştirdi.

Bunun yanında proje, askeri ve siyasi bir amaç da taşıyordu. Osmanlı, bölgedeki kontrolünü artırmak ve İngiltere’nin Mısır ile Hindistan üzerinden yürüttüğü etkinliğe karşı stratejik bir denge oluşturmak istiyordu.

Komisyon-ı Ali: Projenin Beyni

Hicaz Demiryolu’nun hayata geçirilmesi için 2 Mayıs 1900’de İstanbul’da Komisyon-ı Ali kuruldu. Padişahın bizzat başkanlık ettiği bu komisyon, projenin tüm süreçlerinde yetkiliydi.
Komisyonun görevleri arasında:

  • İnşaatın yürütülmesi,

  • Ray, vagon, lokomotif, çimento ve diğer malzemelerin temini,

  • Mühendis ve memurların görevlendirilmesi,

  • Çalışanların maaşlarının ödenmesi,

  • İnşa faaliyetlerinin denetlenmesi yer aldı.

Ayrıca Şam, Beyrut ve Hayfa’da da yan komisyonlar kurularak projenin yerinde yönetimi sağlandı.

İlk Kazmanın Vurulması

Demiryolunun temeli, Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıl dönümüne denk gelen 1 Eylül 1900’de Şam’da atıldı. Ray aralığı 1 metre 5 santimetre olarak belirlendi.

Hattın ilk bölümü, Müzeyrib-Der’a arasındaki 11 kilometrelik kısım, 1 Eylül 1901’de düzenlenen törenle açıldı. Bu açılış, projenin somut olarak halkın karşısına çıktığı ilk andı.

  • 1902: Der’a-Zerka hattı ve ardından Zerka-Amman bölümü tamamlandı.

  • 1903: Hat, Maan’a kadar uzandı.

  • 1906: Şam-Hicaz hattının 800 kilometresi bitirildi.

  • 1908: Demiryolu, Medine’ye ulaştı ve toplam uzunluk 1.464 kilometreye çıktı.

Çöl şartlarında yürütülen inşaatta su kıtlığı, kum fırtınaları ve iklim zorlukları ciddi engeller çıkarsa da Osmanlı mühendisleri bu zorlukları aşmayı başardı.

İnşaatta Mühendislik Harikaları

Hicaz Demiryolu’nun inşası yalnızca ray döşemekten ibaret değildi. Proje kapsamında:

  • 2.666 kâgir köprü ve menfez,

  • 7 demir köprü,

  • 9 tünel,

  • 96 istasyon,

  • 7 gölet,

  • 37 su deposu,

  • 2 hastane ve 3 atölye inşa edildi.

Bunlar, çölün ortasında modern bir ulaşım hattı oluşturmanın ötesinde, bölgenin sosyal ve ekonomik hayatına da canlılık kattı.

Bağış Kampanyası: Ümmetin Ortak Eseri

Hicaz Demiryolu’nun en dikkat çekici yönlerinden biri, tamamen bağışlarla finanse edilmiş olmasıdır. Sultan II. Abdülhamid kampanyayı 50 bin lira bağışla başlatmış, ardından üst düzey devlet adamları, ulema, memurlar ve halk destek vermiştir.

Osmanlı topraklarının dışındaki Müslümanlar da projeye sahip çıktı. Fas’tan Hindistan’a, Rusya’dan Çin’e, hatta Cava ve Sumatra’daki Müslümanlar bile yardım gönderdi. Böylece Hicaz Demiryolu, tüm İslam dünyasının ortak eseri haline geldi.

Bağışta bulunanlara özel madalyalar verilmesi, motivasyonu artırdı ve bu büyük projenin sahiplenilmesini sağladı. İnşaatın maliyetinin yaklaşık üçte biri, bu bağışlarla karşılandı.

Mukaddes Topraklara Saygı

Sultan II. Abdülhamid, Hicaz Demiryolu’nun Medine’ye yaklaşan bölümlerinde olağanüstü bir hassasiyet gösterdi. Gürültülü çalışmaların Hz. Peygamber’in ruhaniyetini rahatsız edeceğini düşünerek rayların altına keçe döşetilmesini emretti. Bu ince davranış, projenin dini yönünü ve Osmanlı’nın mukaddes topraklara duyduğu saygıyı ortaya koydu.

Açılış ve İşletme

1 Eylül 1908’de hattın resmi açılışı yapıldı. Açılışın ardından:

  • Hayfa-Şam hattında her gün,

  • Şam-Medine hattında ise haftada 3 gün sefer düzenlenmeye başlandı.

Ancak 450 kilometrelik Medine-Mekke hattı, bedevi saldırıları ve dönemin siyasi koşulları nedeniyle hiçbir zaman tamamlanamadı. Yine de hat, Osmanlı için özellikle askeri lojistikte büyük katkı sağladı.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir