Bazen bir şiir okuruz, içimizde tuhaf bir şey olur. Satırlar, içimize bizden habersiz dokunur. Peki o şiirin bir insan tarafından yazıldığından ne kadar eminiz?
Bugün, yapay zeka teknolojileri yalnızca hesaplamalar yapan soğuk algoritmalar değil. Yazıyorlar. Hem de şiir, öykü, hatta roman. Üstelik hiç de fena değil.
Makine Yazabilir mi?
Yapay zeka dediğimiz şey; milyarlarca kelimeyi okumuş, kelimeler arasındaki gizli ilişkileri çözmüş, anlam değil ama biçim inşa eden bir matematiksel zihin. ChatGPT, Claude, Gemini gibi modellere bir şiir yazdırdığınızda, duygu dolu dizelerle karşılaşmanız mümkün. Ama bu duygu ona ait değil. Bizden ödünç alınmış, biçimlendirilmiş, yeniden sunulmuş bir yankı sadece.
Edebiyatın Kalbi Nerede Atar?
Edebiyat sadece “anlatmak” değildir; hissetmektir, hatırlamaktır. İnsan geçmişinin, acısının, arzularının ve bilinçaltının bir yansımasıdır her satır. Bir şiirin asıl kıymeti, sadece kelimelerinde değil; onu yazanın yaşadıklarında saklıdır.
Bir yapay zekanın yazdığı hikâye kusursuz olabilir, ama eksiksiz olmayabilir. Çünkü eksiklik insana özgüdür; edebiyatı derin yapan da tam olarak budur.
İnsan mı, Makine mi?
Yapay zeka yazabilir. Yazıyor da. Fakat onun yazdıkları bir gözlem değil, bir simülasyondur. Deneyimle değil, veriyle yazılmıştır. O yüzden bir yapay zekanın metni, her zaman bir “anlatı”dır ama belki hiçbir zaman bir “anlatım” değildir.
Edebiyat, yalnızca kelimelerin dansı değil; kalbin, hafızanın, hatanın, arayışın izidir.
Gelecek Kimin?
Belki de gelecekte bir romanda şöyle bir ifade göreceğiz:
“Bu kitap, bir yazar ve bir yapay zekanın ortak çalışmasıdır.”
Bu kötü bir şey mi olur, iyi mi? Henüz bilmiyoruz. Belki de edebiyat, yalnızca insana ait kalmayacak. Ama ruhu kimde kalacak, asıl soru bu.
Soru İşaretiyle Biten Cümleler
Son olarak, bu yazıyı da bir soruyla bitirmek istiyorum:
Yazılan bir şeyin “gerçekten” güzel olup olmadığına kim karar verir? Onu yazan mı, okuyan mı?
Ve bir gün bir şiir okursanız, çok etkilenirseniz, şunu hatırlayın:
Belki de onu bir insan değil, bir makine yazdı.
Ama sizi etkileyen o satırlar değil, içindeki kendinizdi.