İlk kez bir şey öğrendiğimiz o anları düşünelim. Harfleri yazmayı, bisiklete binmeyi, saati okumayı… Bu anların hiçbirinde “öğrenmek zorundayım” demedik. Sadece merak ettik. Denedik, düştük, tekrar denedik. Çünkü o zaman öğrenmek, bir görev değil; bir oyun gibiydi.
Zaman geçtikçe eğitim, meraktan uzaklaştı. Dersler ezberle doldu. Notlar amaç haline geldi. Başarı, sayılarla ölçülmeye başlandı. Artık ne öğrendiğimiz kadar, kaç doğru yaptığımız önemliydi. Öğrenciler, öğrenmeyi bir yarışa dönüştürmeye zorlandı. Ama unuttukları bir şey vardı: Bilgi yarışla değil, merakla çoğalır.
Eğitimin temel amacı aslında hiçbir zaman sadece bilgi aktarmak olmadı. Eğitim, düşünmeyi öğretmekti. Gördüğünü sorgulayan, duyduğunu anlamlandıran, öğrendiğini başka alanlara taşıyabilen bireyler yetiştirmekti. Oysa biz neyi unuttuk biliyor musunuz? Sorular sormayı. “Neden?” demeyi.
Bugünün eğitim sisteminde birçok genç, öğrendiği bilgilerin hayatla bağını kuramıyor. Bir matematik formülü neden öğreniliyor, bir tarihi olay neden önemli, bir fizik kuralı günlük hayatımızı nasıl etkiliyor? Bunlar anlatılmadıkça bilgi anlamını yitiriyor. Çünkü bilgi, anlamla birleştiğinde gerçek öğrenmeye dönüşür.
Eğitimde en büyük eksikliklerden biri de bireyselliğin göz ardı edilmesi. Herkesin aynı yöntemle öğrenmesi bekleniyor. Aynı hızda, aynı şekilde, aynı içerikle… Oysa herkesin öğrenme şekli farklıdır. Kimi yazarak öğrenir, kimi dinleyerek, kimi ise deneyimleyerek. Eğitim kişisel bir yolculuktur ama biz herkese aynı haritayı veriyoruz.
Eğitimin Kalbi: Merak
Merak, öğrenmenin yakıtıdır. Küçük bir çocuğun neden-sonuç ilişkisi kurmaya çalışması, bir gencin ilgisini çeken konuda saatlerce araştırma yapması… Bunlar gerçek öğrenme anlarıdır. Çünkü öğrenmek; sadece bilgi almak değil, anlam kurmaktır.
Sınavlar bitebilir, diplomalar alınabilir ama merak duygusu bir kez kayboldu mu, öğrenme de biter. O yüzden eğitim sisteminin ilk amacı, o merak duygusunu canlı tutmak olmalı. Soru soran bir öğrenci, cevaplardan çok daha değerlidir.
Belki de eğitimde en önemli dönüşüm, öğretmenlerin de öğrencilerin de şunu fark etmesiyle başlayacak: Bilgiden önce gelir “merak etmek”. Çünkü gerçekten öğrenmek isteyen biri, yolunu her zaman bulur.
Bugün ne öğrendiğinizi bir kenara bırakın. Asıl sorun şu: Bugün neyi merak ettiniz?