Nazım Hikmet Ran: Hayatı ve Eserleri

Doğumu ve Ailesi

Nazım Hikmet Ran, 15 Ocak 1902 tarihinde Selanik’te doğdu. Babası Hikmet Bey, Matbuat-ı Umumiye müdürlüğü yapmış ve memuriyet hayatı boyunca farklı şehirlerde görev almış bir devlet adamıydı. Annesi Celile Hanım ise Osmanlı İmparatorluğu’nun ünlü ressamlarındandı. Ailesi, Nazım’ın eğitimine büyük önem verdi ve onun sanata olan ilgisini erken yaşlarda fark ettiler.

Nazım Hikmet Ran Eğitimi ve Gençlik Yılları

Nazım Hikmet, ilk öğrenimini Göztepe Taş Mektebi’nde aldı. Daha sonra Galatasaray Lisesi’nde eğitimine devam etti, ancak burada uzun süre kalmadı ve Nişantaşı Sultanisi’ne geçti. Lise eğitimini tamamladıktan sonra 1917 yılında Bahriye Mektebi’ne (Deniz Harp Okulu) kaydoldu. Ancak burada geçirdiği hastalık ve disiplinsizlik nedeniyle 1919 yılında okuldan ayrılmak zorunda kaldı.

1921 yılında, Kurtuluş Savaşı’na katılmak amacıyla Anadolu’ya geçti. Ancak, Ankara Hükümeti’nin politikalarıyla uyuşmadığı için Batum üzerinden Moskova’ya gitti ve burada Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde (KUTV) eğitim aldı. Sovyetler Birliği’nde kaldığı süre boyunca Marksist düşüncelerle tanıştı ve bu ideolojiyi benimsedi.

Nazım Hikmet Ran Edebiyat Kariyeri ve Siyasi Faaliyetleri

Nazım Hikmet’in ilk şiir kitabı olan “Güneşi İçenlerin Türküsü” 1924 yılında Bakü’de yayımlandı. Bu kitap, onun şiir anlayışını ve devrimci ruhunu yansıtan bir başlangıç oldu. 1928 yılında Türkiye’ye döndü ve çeşitli dergi ve gazetelerde çalıştı. Ancak, yazılarında ve şiirlerinde savunduğu sosyalist düşünceler nedeniyle sık sık takibata uğradı ve hapse atıldı.

Nazım Hikmet, 1938 yılında, donanma ve havacılık komutanlıklarında subayları isyana teşvik ettiği gerekçesiyle yargılandı ve 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. 1940’lı yılların sonlarına doğru Türkiye’de ve dünyada büyük yankı uyandıran bir dizi af kampanyası sonucunda, 1950 yılında genel afla serbest bırakıldı.

Nazım Hikmet Ran Sürgün Yılları ve Ölümü

Serbest kaldıktan kısa bir süre sonra, siyasi baskılar ve yeni bir tutuklanma tehdidi nedeniyle Türkiye’den ayrılarak Sovyetler Birliği’ne gitti. Burada uzun yıllar boyunca sürgün hayatı yaşadı ve çeşitli Avrupa ve Asya ülkelerinde bulundu. Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963 tarihinde Moskova’da kalp krizi sonucu hayatını kaybetti ve orada Novodeviçi Mezarlığı’na defnedildi.

Nazım Hikmet Ran Eserleri

Nazım Hikmet’in eserleri, Türk edebiyatının ve dünya edebiyatının önemli taşlarından biridir. Şiirlerinin yanı sıra, oyunlar, romanlar ve makaleler yazmıştır. Eserlerinde genellikle sosyal adalet, barış, aşk ve insanlık konularını işlemiştir.

Nazım Hikmet Ran Şiirleri

  1. 835 Satır (1929): İlk büyük şiir kitabıdır ve Türk şiirinde önemli bir yenilikçi yaklaşımı temsil eder. Nazım Hikmet, bu eserinde serbest nazım tekniğini kullanarak geleneksel şiir kalıplarını kırmıştır.
  2. Sesini Kaybeden Şehir (1931): Bu şiir kitabında, toplumsal ve bireysel sorunları ele almış ve modern şehir yaşamının insan üzerindeki etkilerini işlemiştir.
  3. Taranta Babu’ya Mektuplar (1935): İtalya’daki faşist rejim karşıtı bir eser olan bu şiir kitabı, Nazım Hikmet’in devrimci ruhunu ve siyasi duruşunu yansıtır.
  4. Memleketimden İnsan Manzaraları (1951): Beş ciltlik bu destansı eser, Türk toplumunun geniş bir panoramasını sunar. Eserde, Nazım Hikmet, sıradan insanların yaşamlarını epik bir dille anlatır.

Romanları

  1. Kan Konuşmaz (1950): Bu romanında, sınıfsal farklılıklar ve toplumsal adaletsizlikler üzerine odaklanır. Hikaye, sosyalist bir bakış açısıyla yazılmıştır.
  2. Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim (1962): Otobiyografik özellikler taşıyan bu roman, Nazım Hikmet’in kendi hayatından kesitler sunar ve insan yaşamının güzelliklerini vurgular.

Oyunları

  1. Kafatası (1932): Bu oyun, sosyal ve politik konuları irdeleyen bir yapıya sahiptir ve insan doğasının karanlık yönlerini ele alır.
  2. İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu? (1955): Sovyet rejimini eleştiren bu oyun, bürokrasi ve totaliter rejimlerin insan üzerindeki etkilerini sorgular.

Diğer Eserleri

Nazım Hikmet, aynı zamanda makaleler, incelemeler ve çeviriler de yapmıştır. Özellikle siyasi yazıları ve eleştirileri, onun düşünsel dünyasını ve ideolojik duruşunu yansıtır.

Shares:
2 Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir