“Eylül’dü” şiiri, sonbahar mevsimini ve bu mevsimin getirdiği hüzün ve melankoliyi merkezine alır. Sonbahar, doğanın solması ve yaprak dökümü ile sıklıkla hüzün ve kayıp temalarıyla ilişkilendirilir. Şiirde de Eylül ayı, bir ayrılığın ve bunun getirdiği yalnızlığın simgesi olarak kullanılmıştır.
Temalar
- Ayrılık ve Yalnızlık: Şiir, sevgilinin gidişiyle yaşanan ayrılık acısını ve bunun sonucunda ortaya çıkan yalnızlığı anlatır. “Dalından kopan yapraklar” ve “çırılçıplak kalmak” gibi imgeler, kayıp ve yalnızlık duygularını güçlendirir.
- Zamanın Geçişi: “Di’li geçmiş zaman” ifadesi, yaşananların artık geride kaldığını ve bununla birlikte gelen bir içsel durgunluğu ifade eder. Geçmişte kalan anılar ve yaşanmışlıklar, şiirin duygusal derinliğini artırır.
- İçsel Çatışma ve Hüzün: Şiirdeki “çocuksu bir bencillik” ve “sahte bir gülüş” gibi ifadeler, ayrılığın getirdiği içsel çatışmaları ve hüznü yansıtır. Bu ifadeler, kişinin kendi duygularıyla yüzleşmesini ve bu süreçte yaşadığı karmaşıklığı anlatır.
Dil ve Üslup
- İmgeler ve Metaforlar: Süreya, şiirlerinde sıkça kullandığı imgeler ve metaforlarla, okuyucunun zihninde güçlü görsel ve duygusal çağrışımlar yaratır. “Dalından kopan yapraklar”, “sararan yanlar”, “çırılçıplak kalmak” gibi imgeler, şiirin atmosferini ve duygusal tonunu belirler.
- Sadelik ve Derinlik: Şiirin dili sadedir, ancak bu sadelik derin bir duygusal yoğunluk taşır. Süreya, basit kelimelerle karmaşık duyguları ifade eder ve okuyucunun bu duyguları derinden hissetmesini sağlar.
Şiirin Temsil Ettiği Duygular
“Eylül’dü” şiiri, Cemal Süreya’nın duygusal derinliğini ve şiirsel ustalığını yansıtan önemli bir eserdir. Şiir, ayrılığın getirdiği hüzün, yalnızlık ve içsel çatışmaları işlerken, okuyucuyu da bu duygularla yüzleşmeye davet eder. Süreya’nın özgün dil ve üslubu, şiiri sadece okunan bir metin olmaktan çıkarıp, okuyucunun hissettiği bir deneyime dönüştürür.
Eylül’dü
Eylül’dü.
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül’dü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül’dü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman…
Dedim ya… Eylül’dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.