Fatih Sultan Mehmet Han, henüz 21 yaşındayken İstanbul’un fethini gerçekleştirdi.
6 Nisan 1453’te Osmanlı ordusu, Bizans surlarını kuşatarak büyük bir savaş başlattı. Papa, Bizans’a destek amacıyla tam donanımlı 5 gemi gönderdi ve bu gemiler Osmanlı donanmasını aşarak Haliç’e ulaştı. Haliç ile Karaköy arasına çekilen zincir, Osmanlı donanmasının Haliç’e girmesini engelliyordu ve bu durum savaşın Osmanlı aleyhine seyretmesine neden oluyordu. Ancak askeri ve stratejik bir dahi olan Fatih Sultan Mehmet, 72 kadırgayı karadan yürütüp Haliç’e indirilmesini emrederek savaşın gidişatını değiştirdi. Osmanlı donanmasının Haliç’e inmesiyle birlikte, 53 gün süren kuşatma sona erdi ve 29 Mayıs 1453’te İstanbul fethedildi. Bu zaferin ardından Sultan Mehmed, ‘ülke alan, ülke açan’ anlamına gelen ‘Fatih’ unvanını aldı. Bin yıllık Bizans İmparatorluğu sona erdi ve İstanbul’un fethi, Orta Çağ’ın sonu ve Yeni Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edildi.
İstanbul Şehrinin Tarihi
Yenikapı kazıları, İstanbul’un yerleşim tarihinin 8 bin yıl öncesine, yani neolitik döneme kadar uzandığını ortaya koymuştur. İstanbul, Asya ve Avrupa kıtalarını ayıran Boğaz’ın Marmara Denizi’ne açıldığı güney yönünden gelen dar bir koy olan Haliç’in batı kıyısı boyunca uzanan yarımadada kurulmuştur ve birçok imparatorluk, devlet ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Yaklaşık 8 kilometre uzunluğundaki Haliç, yarımadada güvenli bir liman olma özelliği taşıdığı için yerleşim açısından önemli bir rol oynamıştır. Şehrin ana merkezi ise bugünkü Sultanahmet bölgesidir.
Şehrin adı, kurucusu olan Byzas adlı kraldan gelmektedir. Byzantion, Topkapı Sarayı ve Beyazıt arasında bir koloni şehri olarak ortaya çıkmış ve yaklaşık bin yıl boyunca varlığını sürdürmüştür. 73 yılında İmparator Vespasianus tarafından Roma İmparatorluğu’na dahil edilen şehir, büyük bir gelişme dönemine girmiştir. İmparator Septimus Severus döneminde şehir yeniden imar edilmiş ve surlar genişletilmiştir.
Şehrin tarihinde önemli bir dönüm noktası, Roma tahtını ele geçiren Büyük Konstantin’in burayı yeni imparatorluğun başkenti yapma kararı olmuştur. 324 yılında başkentin inşasına başlayan Konstantin, şehri saraylar, tapınaklar, hipodromlar, kiliseler ve yeni binalarla donatmış ve eski Byzantion’u dört katı büyüklüğe ulaştırmıştır.
İlk Hristiyan İmparator olan Konstantin, şehri de ilk Hristiyan imparatorluğun başkenti olarak tasarlamıştır. Bu tarihten sonra şehir, Konstantinopolis olarak anılmaya başlamıştır. Şehir, giderek büyümüş ve 5. yüzyılda II. Theodosius döneminde bugünkü surları inşa edilmiştir. Doğu Hristiyanlarının en önemli merkezi haline gelen Konstantinopolis’in en önemli simgesi ise Ayasofya olmuştur.
İstanbul Kuşatmaları
Dünya tarihinde en muazzam kuşatma ve savunmalara tanıklık eden İstanbul, tarih sahnesine çıktığı günden beri herkesin dikkatini üzerine çekmiştir. İstanbul, 1453’ten önce farklı kavim ve medeniyetler tarafından defalarca kuşatılmıştır.
Tarihte Makedonya Kralı Phillippe, Roma İmparatoru Septimius Severus, İran Hükümdarı Keyhüsrev gibi önemli figürler, şehri kuşatmıştır. Ayrıca Avar Türkleri, Emeviler, Abbasiler, I. ve II. Bulgar İmparatorluğu, Ruslar, Kiev Knezliği, Haçlılar, İznik İmparatorluğu, Venedikliler, Cenevizliler ve Osmanlılar da İstanbul’u kuşatan medeniyetler arasında yer alır. Bunun yanı sıra Atilla, Vikingler ve Gotların da kenti kuşattığı bazı kaynaklarda belirtilmektedir.
İstanbul’un son ve en ünlü kuşatması, 1453 yılında Sultan II. Mehmed tarafından gerçekleştirildi. Bu kuşatma, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğuşuna tanıklık eden tarihi bir dönüm noktası oldu.