İsrailoğulları, İshak’ın oğlu İsrail’in 12 oğlunun soyundan gelen, kabile ve monarşik olarak bir dönem Kenan’ın bir bölümünde hâkimiyet kurmuş bir İbrani konfederasyonuydu.

Arkeolojik bulgulara göre İsrailoğulları, antik Transürdün ve Filistin’in yerlileri olan Kenanlılardan farklı bir topluluktu. Sümer kökenli İbranilerin, Sümer’in yıkılışından sonra kabileler halinde Verimli Hilal’e dağıldığı, önce Haran’a (bugünkü Harran, Şanlıurfa) ve ardından Güney Kenan’a (bugünkü İsrail ve Filistin) göç ettiği ve bölgeyi zorla ele geçirmediği (savaşarak değil) arkeolojik olarak doğrulanmıştır.

İsrailoğulları, modern Yahudilerin ve Samirîlerin kökenlerini dayandırdığı etnik grup olarak kabul edilir. Günümüz Yahudileri özellikle İsrailoğlu Yehuda’nın soyundan gelmektedir.

Kayıp On Kabile’den olmayan Leviler de Yehuda Krallığı’na sığınmış ve sayılarının az olması nedeniyle zamanla kendilerini Yahudi olarak tanımlamışlardır.

Kur’an’da İsrailoğulları hakkında bilgi

Kur’an’da en çok bahsedilen toplum İsrailoğullarıdır. Bu durumun nedeni, Kur’an’a göre İsrailoğullarının uzun bir süre boyunca Allah’ın tek dini olan İslam’ın örnek ümmeti olma sorumluluğuyla görevlendirilmiş olmalarıdır.

Hz. Muhammed (as) dışındaki bütün peygamberler, Hz. İbrahim’in oğlu İshak’ın soyundan gelmektedir. Hz. Muhammed ise İbrahim’in diğer oğlu İsmail’in zürriyetindendir. Bu iki gerçeğe dayanarak, İsrailoğulları hem kendi ırklarını ayrıcalıklı görmekte hem de yine kendilerinden bir peygamber beklemekteydiler.

İsrailoğullarının durumunu ayetler ışığında belirtmeye çalışalım:

  • Allah, Hz. İbrahim’den başlamak üzere İsrailoğulları ile anlaşma yapmış ve sadık olmaları istenmiştir

Bakara-47 ve 122. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi ve Allah ile yaptığınız anlaşmaya sadakatiniz ve bildirdiğim muhkem /değişmez farz ana kurallara uygun olumlu amelleriniz nedeniyle bir zamanlar sizin gibi olmayan diğer insan gruplarından daha fazla önem vermiş olduğumu hep hatırlayın ve unutmayın.

  • Büyük günahlar olarak daha ilk aşamada On emir ismiyle günahlara dikkat etmeleri istenmiş olduğu tekrar hatırlatılmıştır (En’am-151-152 ve Bakara 83-84).

Bakara-83. Hâlbuki Musa zamanında, İsrailoğullarından “1) Allah’tan başkasına ibad ve ibadet /kulluk etmeyeceksiniz, 2) Anaya-babaya, 3) Akrabaya, 4) Yetimlere-dullara ve 5) Muhtaçlara iyilik edeceksiniz /verdiğimiz imkânlardan pay vereceksiniz, 6) İnsanlara olumlu yaklaşacak ve muhkem / değişmez farz ana kurallar olan buyruklarımızı doğru anlatacaksınız, 7) Birlik bilinci ve sosyal dayanışmalı Salâtı ikame edeceksi­niz 8) Devlet aracılığı ile topluma fayda sağlayacak zekâtı /vergiyi veya herhangi bir toplumsal faydayı aksatmayacaksınız diye bildirmiştik. Fakat çok azınız bunlara uydu. Çoğunuz ise verdiğiniz söz­den döndünüz ve bu uyarılarımızdan uzak durdunuz. 84. Ayrıca 9) birbirinizin kanını dökmeyeceğinize ve 10) birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair verdiğiniz sözünüzde de durmamıştınız. Her şeyin bilincinde olarak sonunda bu kuralları kabul etmiş ve bildirdiğimize yönelik şahitlik de yapacağınızı ifade etmiştiniz. 

  • İsrailoğulları, diğer toplumlardan farklı tutulmuşlar, fakat sözlerinde durmayışlarını defalarca tekrarlamaları üzerine, defalarca kendi ırklarından olan İshak’ın soyundan Hz. Musa gibi daha birçok Peygamber ile ikaz edilmişler, son olarak kitap olarak da Tevrat ile uyarılmışlardır

Casiye-16. Gerçek şu ki Biz, İsrailoğullarına Kitabı /Tevrat’ı, hikmetliliği /ilâhî gerçeklerle ilgili doğru ve yanlışları ayırt etme kabiliyetini ve peygamberliği vermiştik. Onları tertemiz /haksız kazançlı olmayan nimetlerle rızıklandırmış ve tüm insan gruplarına /âlemlerine üstün de kılmıştık.

Bütün peygamberler gibi Hz. Musa da bütün insan nesline Tevrat’taki tebliğleri sunmak üzere gönderilmiş olduğu halde, İsrailoğulları zaman içinde gerek Hz. Musa’yı, gerekse Tevrat’ı sadece kendi toplumlarına sınırlamışlar ve Yahudilik diye ayrı bir din oluşturmuşlardır. Maide-80 nci ayette bu davranışlarının azap ile cezalandırılacak yanlış bir davranış olduğu vurgulanmıştır.

Maide-80. Ey Peygamber! Dikkat edersen, İsrailoğullarından çoğunun, kitap ehli olmayıp küfre sapmış olanlarla da dost olduklarını görürsün. Kendi kendileri hakkındaki kibir ve farklı ırk düşüncelerinin onları yönlendirmiş olduğu yol ne kötü bir yoldur bir bilseler! İşte bu nedenle Allah’ın verdiği azapta uzun süreler kalacaklardır.

  • Ancak Tevrat ile ilgili olarak da ihtilafa düşüp gruplaşmışlardır

Casiye-17. Biz İsrailoğullarına birer emir olan kurallarımızı apaçık ve anlaşılır bir şekilde verdik. Ancak bunları farklı yorumladılar, kendi aralarındaki çekişmeleri alet ederek ihtilaflara düştüler ve gruplara ayrıştılar. Şüpheniz olmasın ki Rabbin, farklı gruplar oluşturdukları konulara ilişkin gerçekleri, kıyamet günü onlara gösterecek ve değerlendirme yapıp hesabını soracaktır.

Böylesi din temelli gruplaşmanın yanlış olduğu, daha sonraki Casiye-18. ayet ile de vurgulanmış ve Hz. Muhammed aynı hataya düşmemesi için uyarılmıştır.

Casiye-18. Ya Muhammed! Şimdi de, onların yerine Sana bir yöntem /şeriat /yol /kurallar bildiriyoruz. Sen bizim Sana vahyettiklerimize uy ve bildirmekte olduğumuz, birer farz kural olan muhkem /Evrensel kural olan gerçekleri bilmeyen kişilerin ar­zularına uyup, daha öncekiler gibi farklılaşmalara /din temelli düşman gruplaşmalara da sebep olma.

Ancak Hz. Muhammed’e iman edenler, bu Kur’an uyarısına 200 yıl kadar uymuş, fakat 800’lü yıllardan başlamak üzere maalesef din temelli mezhepleşmelere ve düşman gruplara yönelmişlerdir.

  • Bozgunculuklarını alışkanlık haline getirmişlerdir

İsrailoğulları, bu ikazlara rağmen, Allah’ın tek dini olan İslâm’ın örnek toplumu olmaya lâyık davranmamayı inatla sürdürmüşlerdir. Hatta bile bile yaptıkları yanlışların fazlalığı ile zaman zaman aşırılığa sapmaları ve bu aşırılıklarını, kendi toplumlarından oldukları halde, gönderilen peygamberleri öldürecek aşamaya kadar götürmüşlerdir.

Maide-12. Gerçek şu ki Allah, İsrailoğullarını Firavun’un zulmünden kurtarıp, Kudüs’e doğru yönlendirirken, kendilerinden söz almış /anlaşma-misak yapmış ve on iki gruptan şahit olarak güvenilir birer temsilci belirlemişti. O zaman Allah, onlara; “Salâtı ikame eder /birlik bilinci oluşturma üzere sosyal dayanışma toplantıları yapar, Tevrat’ta bildirdiğim buyruklarımı anlayarak okur ve zekât verirseniz, peygamberlerime iman eder ve onlara destekçi olursanız, ki böy­lece de Allah’tan güzel bir şekilde alacaklı olursunuz, Ben de karşılık olarak sizin­ yanınızda destekçiniz olurum.

İşte Bakara-87-88 ve 89’ncu ayetlerde de bu durumları açıklanmış ve artık af edilemeyecek aşamaya ulaştıkları için dinî liderleri başta olmak üzere o zamanki toplumlarının Allah tarafından lanetlenmiş oldukları, yani Allah’ın nimetlerinden ve yolundan uzak tutulacakları vurgulanmıştır

Bakara-87. Gerçek şu ki Biz, Musa’ya kitabı verdik ve daha sonra kitapsız olmak üzere peş peşe başka elçiler de gönderdik. Kitaplı olarak Meryem oğlu İsa’yı da bildirdiklerimizi açıkça tebliğ etmek üzere gönderdik ve onu kutlu bir ruh özellikleri /İncil ile güçlü kılarak yarattık. Fakat ne yazık ki, hoşunuza gitmeyecek ve menfaatinize ters gelecek tebliğlerimizle ne zaman bir elçimiz gelse hemen karşı çıktınız ve bazısını öldürdünüz (İsa-Zekeriya-Yahya gibi),

Bakara-88. Ve “Sizin anlattıklarınızı biz zaten biliyoruz, bu nedenle de anlatacaklarınıza kalbimiz /zihnimiz kapalıdır” diyerek onları reddedip durdunuz.  Bu inkârlarından /küfre sapmış olmalarından dolayı Allah, İsrailoğullarının ileri gelenlerinin çoğunu la­netlemişti! Ancak pek azı iman etmişti.

Bakara-89. Yahudilerin ileri gelenlerinden iman etmiş olanların bazıları, imanlarını desteklemek üzere beklemekte oldukları ve asıl Tevrat’taki gerçekleri onaylayan Kur’an geldiğinde hem Kur’an’da hem de Tevrat’ta bulunan gerçekleri inkâra kalkıştılar. Şüpheniz olmasın ki, Allah’ın laneti gerçekleri inkâr edenlerin /kâfirlerin üzerine olacaktır.

Bakara-61. Ey İsrailoğulları! Fakat sizler yine rahat durmamış ve “Ya Musa! Bize gönderilmekte olan tek bir çeşit yiyeceğe artık tahammülümüz kalmadı. Rabbine söyle de bize yerin ürünlerinden bakliyat, salatalık, sarımsak, mercimek, soğan gibi yiyecekler versin” diyerek istekte bulundular ve memnuniyetsizliklerini belirttiler. Musa da onlara: “Size hayırlı bulunup gönderilenleri değiştirmek mi istiyorsunuz? O zaman isterseniz Mısır’a esarete geri dönün, ora­da istediklerinizi bulabilirsiniz!” demişti. Bu isyanınız üzerine sı­kıntı ve yurdunuzdan uzakta yaşamaya mahkûm edilmiş ve Allah’ın gazabına uğ­ramıştınız. Çünkü Allah’ın ayetlerini sürekli engelliyor, nebileri /peygamberleri haksız yere öldürüyor ve Allah’a karşı da taşkın­lıkta bulunuyordunuz. 62. Şunu da iyi bilin ki, sizler ayrıcalıklı bir toplum değilsiniz. İnsanlardan ister Yahudiler ister Hıristiyan veya Sabii’lerden her kim, Allah’a ve Ahiret günü hesaba çekileceğine iman eder ve salih ameller gerçekleştirirse, onların ödülleri Rab’leri tarafından verilecek ve onlar için korku ve üzüntü kesinlikle söz konusu olmayacaktır.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir